1 Eylül 2013 Pazar

Şu Günlerde Okumaman Gereken Tek Yazıyı Okudum

Ben Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümünden 2010 yılında mezun oldum. Lisans eğitimim sırasında Boğaziçi Üniversitesi, Harvard ve MIT’de yaz stajları yaptım. Mezun olduktan sonra ise Northwestern Üniversitesinde 1 yıl araştırma görevlisi olarak çalıştım. Değerlendirmemi buralardaki tecrübelerime dayanarak yapıyorum. 
Genetik bölümü, aslında ne ABD'de ne de Türkiye'de düşünüldüğü kadar değerli bir bölüm değil. Özellikle krizden sonra bu bölümün bütçesi yüksek oranda düşürüldü ve düşürülen bu bütçe tıpçılara devredildi. Bunun sebebi, genetik bölümünde yapılan araştırmaların direkt olarak hastalarda uygulanabilecek araştırmalar olmaması.Bu kişi neden Türkiye’ye dönsün ki diye sorabilirsiniz. Bu sorunun cevabi aslında ABD'de genetik bölümünden mezun olan ne kadar fazla doktora öğrencisi bulunduğunda gizlidir. ABD'de binlerce üniversite bulunuyor ve her üniversiteden ihtiyaçtan çok fazla kişi doktorasını alıyor.Bu bölümü okuyan kişilerin hayali genelde ABD'de akademisyen olmaktır. İnsanlar ABD'de master eğitimi sırasında çoğunlukla maaş almamakla kalmayıp okullarına dönemlik olarak 20.000 doların üstünde kayıt ücreti öderler. Daha sonra ABD'nin çok iyi üniversitelerinde bile doktoralarını yaparken aylık olarak 1500-2000 dolar civarında maaş alırlar. Türkiye’de Boğaziçi Üniversitesinde ve ABD'deki üniversitelerde çalışmış bir kişi olarak Türkiye’deki araştırma şartlarından da bahsedeyim.  Boğaziçi Üniversitesinde genetik bölümündeki doçentler ve profesörlerin hepsi ABD'nin ya da diğer ülkelerin en iyi üniversitelerinde çalışmış çok zeki insanlardır. Bu kişilerin neredeyse hepsinin dünyanın genetik alanında en meşhur dergilerinden olan Cell, Nature ya da Science dergilerinde en az bir makalesi yayınlanmıştır. Fakat Türkiye’ye geldikten sonra bu hocalarımızın bu dergilerden herhangi birinde herhangi bir makale yayınladığını ne duydum ne de gördüm. Yani problem hocalarda değil, Türkiye’deki araştırma şartlarında. Aslında bu durum bile Türkiye’deki genetik bölümünün ne durumda olduğunu özetliyor ama bir de örnek vermek istiyorum. Bir deney yaparken Amerikalının 12 saatten daha kısa sürede yaptığı işi Türkiye’de 2 - 3 haftada yapabiliyoruz. Zaten Türkiye’de yapılan deneylerin ABD'de yapılanlara göre çok daha uzun sürmesinin ana sebebi budur.  Bu fark dışında Türkiye’deki laboratuvarların bütçesi ABD'ye göre çok çok daha düşüktür. Türkiye’de her yıl genetikten mezun olanlar ne yapıyor? Bu kişilerden biri olarak neler yaptığımdan bahsedeyim. Akademisyenliği istemeyip, tam 1 yıl boyunca iş aradım, 200'ün üzerinde iş başvurusu yaptım.Bir kaç firma sağ olsun bana iş teklifinde bulundu ama önerilen en yüksek maaş 1500 TL idi. Ki bunu öneren firma bir yazılım firması idi. Ben de doğal olarak 1500 TL için buralarda okumadım diyerek reddettim. Şu an ise özel bir üniversitede ekonomi bölümünde araştırma görevlisi olarak çalışıyorum. Ben genetik bölümü için 6 sene harcadıktan sonra bölümümü değiştirebildiğime cidden çok seviniyorum. Kendimi diğer genetikçi arkadaşlarıma göre çok daha şanslı sayıyorum çünkü Boğaziçi genetik bölümünden mezun olan arkadaşlarımın yaklaşık yarısı akademisyenliği seçip master yapmaya karar verdi fakat çoğunun bu yolu tercih etmesinin tek sebebi başka alternatiflerinin bulunmuyor olmasıydı. Çünkü piyasada çalışmak isteseler yıllar önce ÖSS’den aldıkları puanları fazlasıyla yeterli olmasına rağmen beğenmeyip tercih etmedikleri TIP bölümünden mezun doktorlara 1000 -1500 TL maaşla ilaç tanıtımı yapacaklardı. Bölüm birincisi olan arkadaşım bile bunların farkında olduğu için bölümünü değiştirmek için çok uğraşmıştı fakat pes edip başka alternatifim yok diyerek az önce bahsettiğim yolu seçti ve ABD'ye doktora yapmaya gitti.